Çok çalışmak mı, verimli çalışmak mı başarıyı getirir? sözünün cevabı hiç şüphesiz ki, verimli çalışmak, başarıyı getirir, olacaktır. Sürekli çalışan, başını kitaptan kaldırmayan bir öğrencinin başarılı olma ihtimali çok düşüktür. Konu hakkında iki ormancı hikâyesi oldukça ilginçtir. Bir ormanda iki ormancı ağaç kesiyormuş. Birinci ormancı sabah erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyor, bir ağacı kesip hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyunca, dinlenmek için ve öğle yemeği için kendine vakit ayırmıyormuş. Akşamları da ormancı arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıp evine daha geç gidiyormuş. İkinci ormancı ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında evine dönüyormuş. Bir hafta boyunca kim daha fazla ağaç kesecek bakalım demişler, bu yoğunlukta çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. İkinci ormancı çok daha fazla ağaç kesmiş. En çok ağacı kendisinin kestiğini düşünen birinci ormancı çok şaşırmış: Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken ağaç kesmeye başladım, senden daha geç evime döndüm. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Nasıl daha başarılı oldun, sırrın nedir? Diye sormuş. İkinci ormancı tebessümle yanıt vermiş:
– Bir sırrım yok. Sen durup dinlenmeden çalışırken ben birkaç ağaç kestikten sonra hem dinleniyordum hem de baltamın biledim. Keskin baltamla, daha az çabayla, daha çok ağaç kestim.
Hayat akarken, kendimize, sevdiklerimize zaman ayırmak, kendimizi eğitmek, bilgi becerilerimizi artırmak baltamızı bilemektir. Başarılı olmak için tek yol çok çalışmak değil, yüksek bilgiye ve beceriye sahip olup verimli çalışmaktır. Carpediem yapmaktır. Carpediem, kemiğin içerisindeki iliği yemek ama kemiği boğaza saplamamaktır. Dinlenme, eğlenme ve çalışmaya ayrılan zamanı dengelemek, başarılı olmada etkili bir durumdur.
Verimli ders çalışma yöntemlerini ne kadar iyi bilirse bilsin, bir öğrencinin güdülenme düzeyi düşükse, verimli ders çalışma durumu ortaya çıkmaz. Başarıyı belirleyen ana faktör, öğrencinin güdülenmişlik düzeyidir. Güdülenme içsel gerçekleşmiş, birey kendisine hedef koymuş, ilgi alanlarını belirlemiş ve hedefe odaklaşmışsa, verimli ders çalışmanın alt yapısı da hazırlanmış demektir.
Her öğrencinin içinde iki tane aslan vardır. Birisi kükreyen aslan diğeri ise uyuz aslandır. Bu aslanlar her bireyde bulunur. Kızılderili yaşlı adamın iki köpeği vardır. Birisi siyah diğeri ise beyazdır. Bir gün bu iki köpek kavgaya tutuşur. Kızılderili yaşlı adamın yanına çocuklar gelir ve hangisinin yeneceğini sorarlar. Yaşlı adam siyah köpeğin, kıskançlığı, tembelliği, kin ve nefreti temsil ettiğini, beyaz köpeğin çalışkanlığı, sevgiyi, merhameti ve hoşgörüyü temsil ettiğini söyler. Çocuklar hangisi yenecek? diye tekrar sorarlar. Yaşlı adam cevap verir: Ben hangisini beslersem. Herkesin içinde bir uyuz bir de kükreyen aslan vardır. Siz hangisini beslerseniz o kazanacaktır.
İlgi olmadan bilgi ortaya çıkmaz. Her çocuk, önce ilgi alanını, yetenekli olduğu alanları saptamalıdır. Daha sonra kendisine bu alanlarla ilgili gerçekçi hedefler koymalı ve hedefe kilitlenmelidir. İşte o andan sonra verimli derse çalışmanın anlamı ve önemi ortaya çıkmaya başlar. Çoklu zekâ kuramına göre siz hangi zekâ türüne sahipsiniz? Sayısal mı? Sözel mi? Ya da bedensel mi? Zekâ biçiminizi bilirseniz, uygun öğrenme stilini bulur ve zamanı daha etkili kullanarak derse çalışmaya başlarsınız.
Aile, verimli ders çalışmada önemlidir. Aileler demokratik, otokratik, gevşek ve tutarsız olarak sınıflandırılabilir. Demokratik ve otokratik aileler çocuğun akademik başarısında etkili iken, gevşek ve tutarsız aile modeli öğrenci başarısını düşürmektedir. Çocuğun akademik çalışmasına göre ailenin plan yapması, ders çalışma ortamı yaratması ve bu süreçte alt yapıyı hazırlaması, çocuğun verimli ders çalışması açısından önemlidir. Ancak bunlardan daha önemlisi, çocuğun kendi isteği ve hür iradesiyle derse çalışıyor olmasıdır. Meşhur Türk atasözü der ki: Atı zorla dereye götürebilirsiniz ama zorla su içiremezsiniz. Çocuk ailede yeterli kelime dağarcığına sahip olamamışsa, dinleme becerisi kazanamamışsa, öğrenmenin hazzını yaşamamışsa, okul ortamında bu becerileri kolay kolay kazanamaz ve geliştiremez.
Ders çalışırken beş duyu organını kullanan çocuklar, daha iyi ve daha kalıcı öğrenirler. Önce duyusal belleğe alınan bilgi kısa tekrarlarla, kısa süreli belleğe, oradan da uzun süreli belleğe aktarılıp, düzenli tekrarlarla pekiştirildiğinde kalıcı öğrenme ortaya çıkar. İnsanlar; okuduklarının %10'unu, işittiklerinin %20'sini, gördüklerinin %30'unu, görüp işittiklerinin %50'sini, söylediklerinin %70'ni, yaptıklarının %90'ını hatırlarlar. Bu yüzden aktif öğrenme, yaparak-yaşayarak öğrenme, verimli ders çalışmanın en önemli uygulamaları arasında yer alır.
Derse hazırlık öncelikle, ders yapılmadan önce başlar. Dersten bir gün önce, öğretilecek konu incelenir. Öğrenilecek konunun kavramları, deyimleri, terimleri öğrenilir. İşlenecek konu okunur ve anlaşılmayan noktalar, not alınır. Öğretmen dikkatlice dinlenir ve ders hazırlığı yapılırken anlaşılmayan konulardaki eksiklikler kapatılır. Anlaşılmayan konu öğretmene sorulur. Dersle ilgili not tutulur. Dersten sonra kısa süreli tekrar edilir. Tekrar yaptıkça beyinde snapslar uzar ve uzayan snapslar arasında nöron trafiği başlar. Snapsların uzaması öğrenmenin kalıcı hale gelmesinde etkili rol oynar.
Dersten sonra; ders notları incelenmeli ve tekrar edilmelidir. Öğrenilen konunun ana hatlarını belirlenmeli, öğrenilen konu hayata, başka alanlara transfer edilmelidir. Konu başkalarına anlatılmalı, ilişkilendirilmeli ve günlük hayatta sürekli kullanılmalıdır. Öğrenilen konular kullanılarak günlük problemler çözülmeli, konular pekiştirilmelidir. Uzun metinler öğrenilirken, metnin önce tamamı okunmalı, metnin hangi konuyla ilgili olduğu öğrenilmelidir. Metinde bilinmeyen sözcükler bulunmalı, anlamları araştırılmalıdır. Her paragrafın yanına hangi konuyla ilgili olduğu bir ya da iki sözcükle yazılmalı, kavram haritası, zihin haritası oluşturulmalıdır. Parça bütün ilişkisini kurulmalı, konu tasvir edilmelidir. Tüm bu süreçlerde, öğrenciler; planlı çalışmalı, konuyu tam öğrenmeli, farklı öğrenme yöntemleri kullanılmalı, farklı ölçme yöntemleri ile kendilerini test etmleri gerekir. Konu ile ilgili farklı kaynakları tarayıp tekrar etmek, pekiştirmek, başarıyı artırmada yardımcı olacaktır.
Öğrendiğiniz konuyu 20 dakika içerisinde tekrar etmediğinizde, konunun %50'lisi, bir saat içerisinde tekrar etmediğinizde konunun %70'ini, bir gün sonra tekrar etmediğinizde, konunun %80'ini kaybedersiniz. Tekrar etmediğiniz, ihmal ettiğiniz her öğrenme faaliyetinin unutulması kaçınılmaz bir durumdur. Bu sebeple düzenli ve bilinçli yapılan tekrar kalıcı öğrenmeyi sağlar. Bu çalışmaları yaparken kavram haritaları ve zihin haritaları oluşturun. Konuları birbirine karıştırmadan öğrenmeyi sağlamış olursunuz.
Matematik ve fen alanlarında derse çalışırken; alt öğrenmeleri belirleyin. Bir denklemin çözümünü yapabilmek için hangi alt öğrenmeleri bilmeniz gerektiğini araştırın ve öğrenin. Derse gelmeden önce bu sorunu çözmeniz gerekir. Simgeleri doğru öğrenin ve hayatınıza transfer edin. İşlem ezberlemeyin, yönerge takip etmeyi öğrenin. İşlem sırasını özetleyin, formülleştirin. Hatırlayacağınız şekilde listeleyin. Öğrendiklerinizi farklı problemlere uyarlayın. Hayata transfer edin, pekiştirici çalışmalar yapın.
Ders çalışırken konsantrasyon sorununuz varsa; muhtemelen amacınız yoktur. Yanlış düşünce ve inanışlara sahipsinizdir. Ders çalışmayı gereksiz görüyorsunuzdur. Planlı ve düzenli çalışmama, yanlış çalışma alışkanlıkları, gürültülü ortamlar, aynı anda iki işi birden yapmaya çalışmak, çözüm bekleyen sorunlar, sağlık problemleri, yetersiz beslenme ve uyku, kötü zaman yönetimi sorununuz vardır. Yatarak derse çalışıyorsanız beyninize az oksijen gitmeye ve vücudunuz uyku moduna girmeye, bir şey yiyip içerek derse çalışıyorsanız beyniniz beslenmeye, müzik dinleyerek derse çalışıyorsanız, muhtemelen beyniniz müzik dinlemeye odaklaşır. Siz kendinizi kandırarak başarısızlığa davetiye çıkartırsınız.
Sonuç olarak verimli ders çalışmak, hem zamanı hem de enerjiyi verimli kullanmaktır. Planlı derse çalışmak sadece ders çalışırken değil, hayatın tüm evrelerinde gerekli bir durumdur. Zor bir işten sonra, başka zor bir işi yapmaya kalkıştığınızda bedenen nasıl zorlanıyorsanız, zor bir öğrenmeden sonra başka zor bir öğrenme de beyni o kadar yorar. Öğrenmesi daha kolay ve eğlenceli başka bir alanı seçmeniz, beyninizin dinlenmesini ve yeni öğrenmelere açık hale gelmesini sağlar. Her bireyin parmak izi nasıl farklı ise, her bireyin öğrenme biçimi de o kadar farklıdır. Kendi öğrenme stilinizi bulmanız, başarınızı artırmanızda size destek olacaktır. Her derse, aynı yöntemle çalışmak yerine dersin, konunun özelliğine göre uygun yöntemi seçmek, başarınızın artmasına katkı sağlayacaktır. Ders öncesi yapılan hazırlık, dersi iyi dinleme, ders notu tutma ve düzenli yapılan tekrar öğrenmenin üst düzeye çıkmasında etkili olacaktır. Unutmayın ki, öğrenme her ne kadar iş birliği, grup ya da bireysel yapılsa da, her birey her öğrenmeyi farklı şekillerde alır ve farklı şekillerde öğrenir. Bu sebeple ister bireysel ister grup halinde öğrenin, kalıcı ve tam öğrenmeden asla taviz vermeyin. Öğrenmek, eğlenceli bir oyun gibidir. Önemli olan sizin bu oyunda rol alıp almamanız, rol almışsanız, rolünüzü ne kadar yerine getirip getirmediğinizle ilişkilidir.
Prof. Dr. Necati Cemaloğlu
Kaynak :kamudanhaber.net/